Kalemlere olan düşkünlüğümden detaylı olarak şurada bahsetmiştim. En az kalemler kadar başımı döndüren bir başka obje varsa o da saatler; kol saatleridir.

Kendimi bildim bileli kol saati takmışımdır. Günümüzde cep telefonu vb. cihazların yaygınlaşmasıyla birlikte kol saatleri işlevsiz hale gelmiş olsa da yine de vazgeçemiyorum. Hani hepimizin bir eşyası vardır ya. Takmadığımızda, yanımıza almadığımızda kendimizi çıplak hissederiz. İşte saatler de benim için neredeyse böyle. Kolum boş kalınca kendimi çıplak hissediyorum.

~

Hatıralarda geriye doğru gittiğimde, anımsadığım ilk saatim, benim neslimin çok iyi bileceği bir saat, efsanevi Casio F-91w idi.

Casio F91W

Bu saatin yeri, önemi bir başkadır gözümde. Bir kere çocuksundur. Ve çocuk olduğun o dönemler de şimdiki gibi birbirinden renkli, çekici elektronik cihazlardan bol bulunan bir dönem değildir. Hem olsa ne fayda; onlara ulaşmak o kadar kolay değildir ki. Ve sonra bir gün babanı/anneni kandırırsın, alışverişte kendine bir saat almaya ikna edersin. Vitrinde göz gezdirirken de o saati görürsün.

Bir kere dijitaldir. “Vaaoov” dedirtir. Üzerinde saati, dakikası, saniyesi, günü, ayı, yılı vardır.

Işığı vardır. Okulda arkadaşlarına hava atmak için gömleğinin kazağının içine sokarsın. 5 kişi de yakandan çekiştirip bakar. Işığı yakarsın ve “Ooooo” seslerini dinlersin göğsün kabara kabara.

Alarmı vardır; ihtiyacın olmasa bile kurarsın, heyecanla sürenin dolmasını, alarmın çalmasını beklersin.

Her saat başı “dı dıt” diye ötsün, sana saat başlarını haber versin diye ayarlar, saat başlarından 5 dakika önce heyecanla sürenin dolmasını beklersin.

Ve daha da önemlisi kronometresi vardır. Hiç bir işine yaramasa bile, derste salisesini 99’da durdurmaya çalışırsın; elden ele dolaştırıp arkadaşlarınla yarışırsın.

Aslında şimdi yazmaya başlayınca farkettim ki Casio F-91w de başlı başına bir yazı olacak bir saat. Böyle araya sıkıştırılacak bir saat değil. O yüzden uzatmıyorum.

~

İlk saatim belirttiğim gibi Casio F-91w idi. Sonrasında zaman için çeşitli saatler alıp etmişimdir. Çocukluk diyelim, kıymet bilmeme diyelim. Olan oldu, arada onlarca saat kullanıldı; kimisi yıprandı, kimisi kayboldu.

Neden sonra, saate olan bakışım tamamen değişti. Günümüz teknolojik cihazlarının benzer fonksiyonları çok daha etkili bir şekilde sunmasından olsa gerek saatlerdeki hesap makinesi, uzaktan kumanda özelliği ne bileyim telefon rehberi özelliği artık ilgi çekmez oldu. Son olarak dağda kullanmak için aldığım Casio ProTrek PRG-50 T ise  son dijital saatim oldu.

Casio ProTrek PRG50T

Ve o andan sonra analog saatlere olan saplantı derecesindeki hayranlığım başladı.

~

Tabii ki saatler, hele ki kaliteli saatler, kalemler gibi üç-beş kuruşa alınabilen aksesuarlar değil. Hayranlıkla takip etsem de, seyretsem de edinebildiklerim çok sınırlı/ekonomik modeller oluyor. Pekala üst düzey bir çok markanın, replika modellerini uygun fiyata bulmak mümkün de olsa onlara para vermek içime sinmiyor, asıllarına haksızlık ediyormuşum gibi geliyor.

Elimde babama hediye olarak aldığım ve sonra üstüne yattığım, Quartz mekanizmalı, 42 mm çaplı çerçeveye sahip basit bir Jacques Lemans analog saatim var.

Jacques Lemans

Bir diğer saatim de yine başlı başına bir efsane sayılan 38 mm çaplı çerçeveye sahip otomatik mekanizmalı analog Seiko 5. Özellikle otomatik mekanizmalı saat tutkunlarının bir adet edinmesi gereken, ekonomik bir saat. Ve bence bir çocuğa da verilebilecek, bir ömür saklanabilecek/kullanılabilecek en güzel hediyelerden de biridir.

Seiko 5

~

Ve bu kadar çene çalmanın ardından konumuza dönüyorum.

2008 yılında 3 ay kadar İsviçre’de kalmıştım. İlk kez orada, tren istasyonunda görmüştüm bu saatleri.

İsviçre Tren İstasyonunda Mondaine

Daha sonra da Apple’ın iOS işletim sisteminde kullandığı bir simge sebebiyle davalık olması gündeme geldiğinde yeniden hatırladım saatleri.

Yurtdışındayken, kardeşimin benden istediği bir kaç saat modelini araştırırken de karşıma yeniden çıktı Mondaine’in saatleri.

Ve ondan sonrası kendiliğinden gelişti.

~

Mondaine, 1951 yılında Erwin Bernheim tarafından kurulan ve günümüzde çocukları tarafından yönetilen İsviçreli bir saat grubu. Grup bünyesinde Mondaine dışında Camel Active, M-Watch, Luminox saatleri de üretilmekte.

1970’lerde dünyanın ilk LCD ekranlı dijital saatlerini üretmiş.

1990’larda Camel Trophy ile lisans anlaşması yapmışlar. Böylece Camel Trophy’nin de resmi saat markası olmuş. Günümüzde de halen Camel Active markasıyla saat üretimine devam ediyor.

Asıl önemli hamleleri ise 1980’lerde İsviçre Federal Demir Yolları (SBB) ile anlaşmışları. SBB’nin saatleri, ikonik tasarımları dışında kendine has bir özellik de barındıran bir saat. Saniye, klasik saatlerin aksine 60 adım değil de 58 adımda dakikayı tamamlıyor. Bunun sebebi de her bir dakikanın sonunda, saniye kadranı 12’nin üzerine geldiğinde kadran 1 saniye duraksıyor ve merkezi saatten gelen sinyalden sonra yeniden devam ediyor. Böylece tüm istasyonlardaki saatler de her daim senkronize oluyor.

SBB mühendislerinden Hans Hilfiker tarafından 1944’lerde tasarlanan ve ilerleyen yıllarda efsaneleşen o saatler günümüzde Mondaine’in saatlerinin de temel tasarımlarını oluşturuyor. Benim de endiğim saat işte bu serinin 42 mmlik çerçeveye sahip olan quartz mekanizmalı modeli.

Mondaine Önden Görünüşü

~

Saati bulmak biraz problem. Diğer saatler gibi her yerde satılan, yaygın bir marka/model değil gördüğüm kadarıyla. Mesela Türkiye’den almak isterseniz –bildiğim kadarıyla– resmi bir satıcısı yok. Bir şekilde internet üzerinden veya birisi aracılığıyla getirmeniz gerekiyor. Ben de nereden alabilirim diye araştırırken Amazon Almanya’da uygun fiyata bulmuştum saati. Sonra dur bakayım Budapeşte’de var mı derken Aron Design Store’un neredeyse Almanya fiyatına sattığını görünce fırsat bu fırsat diyip satın aldım.

<figcaption id="caption-attachment-1766" class="wp-caption-text">Sade, nispeten büyük bir kutusu var.</figcaption></figure>

<figcaption id="caption-attachment-1767" class="wp-caption-text">Gayet basit, şık bir kutu içeriği var.</figcaption>
Saat, SBB'nin tren istasyonlarında yer alan ikonik saatlerin tasarımlarını barındırıyor bünyesinde.<figcaption id="caption-attachment-1774" class="wp-caption-text">Saat, SBB’nin tren istasyonlarında yer alan ikonik saatlerin tasarımlarını barındırıyor bünyesinde.</figcaption>
Basit bir ayar mekanizması var.<figcaption id="caption-attachment-1769" class="wp-caption-text">Basit bir ayar mekanizması var.</figcaption>
Deri kayışı oldukça kaliteli. Dilerseniz deri dışında metal kayış seçenekleri de mevcut.<figcaption id="caption-attachment-1770" class="wp-caption-text">Deri kayışı oldukça kaliteli. Dilerseniz deri dışında metal kayış seçenekleri de mevcut.</figcaption>
Ufak detaylar da düşünülmüş.<figcaption id="caption-attachment-1771" class="wp-caption-text">Ufak detaylar da düşünülmüş.</figcaption>
Ben 42 mm çaplı çerçeveye sahip olanı tercih ettim. Daha küçük çerçeveli modeller mevcut elbette. Keza bay-bayan farklı model ve büyüklükte de saatler var.<figcaption id="caption-attachment-1772" class="wp-caption-text">Ben 42 mm çaplı çerçeveye sahip olanı tercih ettim. Daha küçük çerçeveli modeller mevcut elbette. Keza bay-bayan farklı model ve büyüklükte de saatler var.</figcaption>
Saatin tasarımı SBB'nin tren istasyonlarındaki ikonik saatlerden alınmış.<figcaption id="caption-attachment-1773" class="wp-caption-text">Saatin tasarımı SBB’nin tren istasyonlarındaki ikonik saatlerden alınmış.</figcaption>
Oldukça sade, şık bir tasarıma sahip. Dilerseniz tarihi, yılı gösteren modelleri de mevcut.<figcaption id="caption-attachment-1775" class="wp-caption-text">Oldukça sade, şık bir tasarıma sahip. Dilerseniz tarihi, yılı gösteren modelleri de mevcut.</figcaption>
Kolda da gayet şık duruyor.<figcaption id="caption-attachment-1776" class="wp-caption-text">Kolda da gayet şık duruyor.</figcaption>

~

İsviçre, saatleri kaliteleriyle tüm saatseverlerin gönüllerinde muhakkak ki taht kurmuş vaziyette. Tek burun kıvrılabilecek noktaları sahip olduğu ütopik fiyatları olsa gerek. İnsanın baktıkça içinin gittiği saatler, almaya kalktığımızda eş zamanlı olarak banka hesaplarının da içini beraberin götürmekte :).

Mondaine ise İsviçreli bir marka olarak kalite/fiyat konusunda oldukça optimum bir saat/model. Analog saat almayı düşünen, Quartz mekanizma benim için uygundur diyen herkese en azından bir göz atmasını tavsiye edebileceğim bir markadır Mondaine.