Yeni bir “Bu inceleme için sence de geç kalınmış sayılmaz mı?” sorunsallı inceleme yazısına daha hoş geldiniz. Benzer konulu bir başka incelemeyi iPad Mini için şurada yapmıştım. O yazıda da belirtmiştim –veya belirtmemiş de olabilirim hatırlamıyorum– amacım kutu açılımı yapmak, yeni bir ürün incelemesi yapmak değil. Zira genellikle ürün(ler) ilk çıktığı an elime ge(e)çmiyor. Ne zamanki bütçemi ayarlayabiliyorum, o zaman ediniyorum. Bir süre kullandıktan sonra da dilim döndüğünce bir şeyler yazmaya, teknik bilgilerden ziyade kullanım deneyimlerini ve sonuçlarını paylaşmaya çalışıyorum.

Bugün de Selçuk‘un doğum günü hediyesi olan 3. jenerasyon Apple TV ile ilgili bir şeyler karalayacağım.

~

 Bir süredir aklımda bir adet Apple TV edinme düşüncesi vardı. “Televizyonum yok!” nasıl olsa şeklindeki ertelemelerim Samsung’un 32″‘lik LED TV’sini edinmemle birlikte ortadan kalkmıştı. Ondan sonra da bir süre acaba ihtiyacım var mı gerçekten diye düşünmekle ve kendimi almaya/almamaya ikna etmekle geçti.

Ne işime yarayacak?

Sanırım asıl sorulması gereken, doğru soru buydu. Samsung’tan aldığım televizyonun ihtiyacım olan 3 özelliği de vardı.

• Bilgisayarı TV’ye kabloyla bağlayıp monitör niyetine kullanabiliyordum.
• Harici disklerimi bilgisayara bağlayıp avi/mp4/mkv/mov vb. formatlı videolarımı sorunsuz bir şekilde TV’de oynatabiliyordum.
• (Ve bonus olarak) TV üzerindeki Smart TV özelliği ve beraberinde gelen web tarayıcı ile online dizi/film sitelerini takip edebiliyordum.

Tüm ihtiyacım olan bunlar olduğu için aslında Apple TV’ye o kadar da ihtiyacım yoktu. O yüzden alınacaklar listemde çok da önlerde sayılan bir cihaz değildi. Evet Emrah’ta deneyimlemek ve kullanım kolaylığını görmek baştan çıkarıcıydı ama çok da elzem bir durum değildi.

Neden sonra uçuş için Selçuk İsviçre’ye gideceğinden bahsetti ve bir şey isteyip istemediğimi sordu. Aklımda bir şey yoktu sadece Apple TV’nin fiyatına bir bakmasını söyledim. Türkiye’den oldukça uygun bir fiyata ESC Bilgisayar‘dan 275 TL’ye edinebilmek mümkündü. Üstelik 12 taksit de yapıyorlardı. Aslında Apple’ın Online Store sayfasından kontrol etmiştim. Çok da cazip olmuyordu. Alma boşver diyip konuyu kapattık.

En azından ben kapattım sanıyordum. Sağolsun o bana aldırmamış, benim için almış bir tane. Ağrı’dan döndüğümde gece vakti eve girip masanın üzerinde görünce gerçekten çok mutlu olmuş. 1 haftanın tüm yorgunluğu gitmişti üzerimden.

İhtiyaç olsun ya da olmasın. Her türlü yeni elektronik eşya bir şekilde mutlu ediyor insanı 🙂

Az önce bahsettiğimi biliyorum. Bu bir kutu açılımı veya teknik bilgilerden oluşan bir ürün incelemesi olmayacak. Ama yine de adet(im) olduğu üzere bir kaç fotoğrafla kabaca üründen bahsetmek istiyorum. Sonrasında ise elimden geldiğince özet olarak deneyimlerimi paylaşacağım.

~

Her ne kadar adında TV ibaresi geçiyor olsa da Apple TV aslında bir televizyon değil. Sanırım medya/eğlence merkezi tanımlaması çok daha yakın bir ifade olur.

İlk olarak 2006 yılında iTV adıyla duyurulan ve 2007 yılından satışına başlanan Apple TV dahili diski ile birlikte günümüzdeki medya oynatıcılarına daha çok benziyordu. Zira oynattığı tüm içeriği (müzik, video, fotoğraf, vb.) dahili diskinde tutuyordu. Dahili disk içinde tutulan bilgilerde günümüzde iPhone/iPad’lerine benzer şekilde iTunes ile senkronize ediliyordu. 2008 yılında gelen güncelleme ile iTunes bağımlılığı ortadan kaldırıldı ve direkt iTunes üzerinden online olarak kiralama/satın alma ve yine cihaza indirebilme özellikleri geldi. Sonra geliştirilmesine ara verildi.

~

Yaklaşık 2 yıllık sessizliğin ardından Apple TV 2010 yılında yeniden güncellenmiş olarak sahneye döndü. Apple TV’nin yeni jenerasyonunu tanıtırken ürünü ve geliştirilmesini “Hobi” olarak niteliyordu Steve Jobs. Apple TV, Apple için bir hobiydi.

2. jenerasyonla birlikte Apple TV’nin formu küçültülmüş, içerisindeki disk çıkarılmış, tamamen bir “online eğlence/medya merkezi” haline getirilmişti.

~

Ve konumuz, 3. jenerasyon Apple TV…

2012 yılında bu kez Tim Cook Apple TV’nin güncellemelerinden bahsetmek üzere sahneye çıktı. Tasarımı/boyutları aynı kalan cihaz artık sahip olduğu (iPad 2, iPhone 4S, iPad Mini’ye de gücünü veren) A5 işlemcileri ile 1080p HD videoları sorunsuzca oynatabilir hale geliyordu.

Dedim ya bu işleri hep geç yapıyorum ben diye. Şu an 3. jenerasyon ile ilgili bir şeyler karaladığım şu anlardan bir kaç gün sonra, 22 Ekim’de yapılacak etkinlikte 4. jenerasyon Apple TV’nin tanıtılması bekleniyor.

~

Şimdi kısaca 3. jenerasyon Apple TV’ye bir göz atalım. Eğer ki “Bunlar benim ilgilendirmiyor, olay nedir? Alalım mı şimdi?” diyorsanız, direkt sayfanın altına doğru hızlıca inelim.

~

 Peki ya sonuç?

Apple TV kutusunda ne var ne yok?

• Apple TV cihazı
• Apple Remote uzaktan kumanda
• Güç Kablosu
• Genel Bilgiler içeren Kitapçıklar
• Apple TV’nizi televizyona bağlamak için gereken HDMI kablo kutudan çıkmıyor. Siz ayrıca bir adet HDMI kablo satın almalısınız.

Apple TV Ne Değildir?

Apple TV’nin ne olduğundan ne işe yaradığından bahsetmeden önce kısaca, aklıma geldiği kadar ne olmadığından bahsetmek istiyorum. Zira enteresan bir şekilde ne olduğunu bilmeden alan, hiç bir işine yaramayan ve bu yüzden şikayet eden bir kitle de mevcut.

• Apple TV, bir televizyon değildir. Öncelikle bunda bir hemfikir olalım.
• Apple TV, keza, bir yayın kayıt cihazı da değildir.
• Apple TV, harici disklerinizi bağlayabileceğiniz ve içeriğindeki müzik/film/fotoğraf vb. medyalarınızı oynatabileceğiniz bir medya gösterim cihazı değildir.
• Apple TV, bünyesinde web tarayıcı barındıran web sitelerini gezmenize imkan sağlayan bir cihaz değildir.

Apple TV Nedir?

Apple TV, iOS cihazınız varsa bir çok, Android cihazınız varsa bazı şeylerdir.

• Apple cihazlarınızda bulunan (Mac OS, iOS) her türlü içeriği (film, müzik, fotoğraf, vb.) Apple TV üzerinden herhangi bir ayara vs ihtiyaç duymadan, cihaza yüklemeden online olarak görüntüleyebilirsiniz (streaming).
• AirPlay aracılığıyla sadece iOS cihazlarınızdaki medyaları değil, Android cihazlarınızdaki medyaları da TV üzerinden oynatabilirsiniz.
• Mac OS işletim sistemine sahip bilgisayarlarınızı da yine kablosuz olarak direkt olarak TV’ye bağlayabilirsiniz. Normalde ek bağlantı aparatlarıyla yaptığınız görüntü aktarımını Apple TV üzerinden kablosuz olarak yapabilir dilerseniz ana ekran dilerseniz ikinci ekran olarak TV’nizi kullanabilirsiniz.
• iOS işletim sistemine sahip cihazlarınızın ekranlarını da (mirror özelliği ile) direkt olarak TV’ye bağlayabilirsiniz. iPad/iPhone ekranınızı olduğu gibi TV’den görüp kullanabilirsiniz. Video, müzik, fotoğrafları zaten direkt olarak oynatabiliyorsunuz.
• iTunes üzerinden film kiralayabilir, satın alabilir ve direkt online olarak yüksek çözünürlüklü seyredebilirsiniz.
• Apple TV bünyesindeki servislerle (YouTube, Vimeo, Netflix, Hulu, vb.) online olarak video seyredebilir, iTunes Music – iTunes Radio aracılığıyla online radyo dinleyebilirsiniz.

Kısacası, gerek sahip olduğunuz cihazlarıdaki film/müzik/fotoğrafları gerekse de online servisler tarafından sunulan film/müzikleri zahmetsiz bir şekilde TV’ye aktarabilir, seyredebilir, dinleyebilir, görebilirsiniz.

Neden Smart TV değil de Apple TV? Faydası nedir?

<figcaption id="caption-attachment-1784" class="wp-caption-text">Türkiye’de kullanabileceğiniz YouTube, Vimeo, Fragmanlar kanalları dışında maalesef Türkiye’de hizmet vermeyin o yüzden pek işimize yaramayan ama aslında müthiş içeriklere sahip Netflix, Hulu, HBO’nun kanalları da destekleniyor.</figcaption></figure>

Öncelikle elinizde ne tür cihaz var, amacınız/beklentiniz nedir bunu netleştirmekte fayda var. Apple TV’den tam anlamıyla faydalanabilmek için maalesef  Apple ürünlerinden birine sahip olmanız gerekiyor. iOS işletim sistemi ve Apple TV gerçekten birlikte çok başarılı bir ikili. Maalesef Android tarafından kimi noktalarda kısıtlamalarla karşılaşmak mümkün.

Yaklaşık 1 yıl kadar önce artık daha fazla dayanamayıp, monitör olarak da kullanırım diyerekten Samsung’un 32″ ‘lik Smart TV özelliği olan LED TV’lerinden birini edindim. Smart TV’nin kendi hizmetleri dışında web tarayıcısı bulunması vs. kağıt üzerinde insanı heyecanlandıran şeylerdi o vakit. Ben de bir heyecan televizyonu kurup, ethernet kablo ile internete bağlanıp Smart TV’sini kullanmaya başladım. O zaman için çok verimli değildi -ki günümüzde bile verimliliği/kullanılabilirliği halen tartışılabilir durumdadır bence-. Ama heves vardı işte zorlukla da olsa web tarayıcısını sadece online dizi/film izlemek için kullanıyordum. Dizi-mag ile birlikte kabul edilebilir bir ikiliydi. Ama ağır aksak çalışması, çökmeler vs keyfi yarım bırakabiliyordu. Zaten web tarayıcısı da öyle çok performanslı değildi. Onun dışında bir çok hizmet de benzer şekilde sadece soran olursa var işte burada demek için konulmuş gibi duruyordu. Kullanımı felaketti. Bu yüzden bir süre sonra artık direktmekten vazgeçtim ve sonra da Smart TV’sini hiç açmadım.

Web tarayıcı dışında yerel ağdaki cihazlardan DLNA aracılığıyla film/müzik/fotoğraf yayınlaması da mümkündü. Ancak bunu da bir türlü, verimli bir şekilde kullanamadım. Hep bir yerlerde aksilik çıktı, ayar gerektirdi derken soğudum. Yaptığı -ve benim asıl ihtiyaç duyduğum/istediğim iş olan- 1080p HD videolarımı ve altyazılarını sorunsuz bir şekilde göstermekti. Bu konuda gerçekten başarılıydı televizyon. Ki bunun da Smart TV ile bir alakası da yok.

Bu yüzden öncelikle şunu belirteyim. Smart TV -şu aşamada- bence televizyonlar için gerekli bir şey değil. En azından Smart TV’nin varlığının fiyata etkisi, tercih edilebilirliğini belirtlemeli. Sadece Smart TV özelliği için bir televizyona ek olarak 200+ TL verilmemeli. Bunun yerine Apple TV gibi bir cihaz alınıp çok daha sorunsuz ve kusursuz bir akıllı TV elde edebilmek mümkün.

~

Smart TV’yi yeterince kötüledikten sonra >:) gelelim “Neden Apple TV?” sorusunun cevabına.

Çünkü her şey problemsiz.

Çünkü her şey hızlı.

Yukarıda bahsettiğim tüm işleri sorunsuz bir şekilde, bir iki tıklamayla gerçekleştirebilmek mümkün.

Fotoğraflarınızı tek bir dokunuşla televizyona aktarabiliyorsunuz. Müziklerinizi, filmlerinizi televizyona yine tek bir dokunuşla aktarıp geniş ekrande seyredebiliyor/dinleyebiliyorsunuz. Üstelik bu işleri yapabilmek için artık telefona/bilgisayara da ihtiyacınız yok. iCloud üzerindeki fotoğraflarınızı direkt olarak internet üzerinden gösterebiliyorsunuz. iTunes üzerinde yer alan, satın aldığınız/kiraladığınız müzikleri/filmleri de direkt olarak online bir şekilde, indirmeye gerek kalmadan TV’den tek dokunuşla oynatabiliyorsunuz.

iTunes Store’un Türkiye için de hizmete girmesiyle çok daha çekici bir hal aldı Apple TV. Zira Türkiye mağazasından bir çok vizyona filmini HD kalitesinde altyazılı/Türkçe dil desteğiyle bulabilmek mümkün. Film kiralama 3-5 TL civarında iken 10-15 TL civarında bir fiyata filmleri de satın alabilmek mümkün. Gerçekten hizmeti, kolaylığı vb. göz önünde bulundurunca insan artık dur internetten indireyim bilmem ne yapayım diye uğraşmıyor, uğraşma gereği duymuyor.

Bu işin bir tarafı.

Beni asıl etkileyen tarafı internet performansı.

Özellikle iPad/iPhone’la gelen mirror özelliği çok başarılı. Böylece iOS cihazınızın ekranını olduğu gibi, tek dokunuşla TV’ye aktarabiliyorsunuz. Eğer ki büyük ekran webde gezinmek, bir şeyler okuyup/yazmak, oyun oynamak istiyorsanız bu işleri kolaylıkla yapabilirsiniz. Benim gibi dizileri online siteler aracılığıyla takip ediyorsanız direkt olarak videoları Apple TV üzerinden oynatabilmeniz mümkün. Bu işlemi sadece sağda solda bulabileceğiniz online film/dizi hizmeti veren siteler olarak düşünmeyin. TiViBu, Digiturk gibi internet üzerinden hizmet veren servisleri de Apple TV üzerinden oynatabilmeniz mümkün.

Şu an için iPad + Apple TV + DiziMag müthiş/vazgeçilmez bir üçlü oldu benim için.

~

Toparlamak gerekirse…

• Eğer Apple ürünlerine sahipseniz ve sorunsuz bir TV bağlantısı arıyorsanız mutlaka bir adet Apple TV edinin.
• Eğer ki cihazınızdaki fotoğraf/müzik/video gibi medyaları en kolay/hızlı bir şekilde TV’ye aktarmak istiyorsanız bir adet Apple TV edinin.
• Eğer ki büyük ekranda webde gezinmek, bir şeyler okumak/yazmak, oyun oynamak istiyorsanız bir adet Apple TV edinin.

Eğer ki bir sebepten dolayı TV’niz için Smart TV özelliği olsun diye düşünüyorsanız karar vermeden önce mutlaka Apple TV’yi deneyimleyin. Ne kadar kolay/pratik/hızlı olduğunu görürseniz, gördükten sonra inanın bana Smart TV’nin dönüp yüzüne bile bakmayacaksınız.